Her sabah gözünü açıp da yatağın öbür ucuna şöyle bir göz attıktan sonra o heyecanın, o alevin, o “...” günlerin yerine gelmesini bir umutla, bir umutla, son bir umutla bazen, beklemek… Her sabah, son bir defa beklemek ve yine beklemek… Son bir defa...
Kendini tekrarladığında biter Aşk; amaçsızca, çaresizce... fosforlu kalem
Söylenecek sözler söylenemediğinde, en söylenmeyeceklerin ardından...
Dil tutulduğunda, avaz avaz bağırırken,
Gözlerden yaşlar aktığında, kupkuru,
Masaya bırakılan aşk notlarının yerini, "Yemeğe bekleme"ler aldığında biter Aşk…
O'nu görmekten daha değerli olduğunda, başka sohbetler...
Yerini aldığında... Birçok şey...
Şey'ler arttıkça; Şey'ler, Ben'ler, Benim’kiler olduğunda, Bizim'kilerden...
Yağmur altındaki yürüyüşlerde, birleşmiş ellerden süzülen damlaların romantizmini, geç kaldığı için yağmur altında bekletildiğinde kaybettirir ve bittiğini hatırlatır, bir defa daha Aşk...
Camın altına park eden arabanın motor sesinden "o" olduğunu anlayıp da, heyecanlanan yürek, sıkıldığında yalnız geçen huzur dolu dakikaların son bulmasına...
"Biz ne zaman böyle olduk"u bile sorgulamaya gerek duymadığında beyin, bitirdiğini bir defa daha anlatır.
Yüzüne baktığında, incelemekten her bir noktayı beynine kazımak için, kusurları bir daha, bir daha, bir daha görmeye döndüğünde göz...
Ne zaman biter Aşk? Ne zaman biter de acıtmaz... Acıtamaz bile…
O kadar güçsüzdür artık yani...
Ardından üzülünmeyi bile hak etmediğinde biter aşk…
Nasıl mı biter?
Asıl… Neden biter Aşk?!?
Papatya Terzi
www.kirmizikalp.com
Kategori : GÜNCEL