İstanbul Belediye ile Diyarbakırspor arasında Olimpiyat Stadı'nda oynanan maçta yaşananların ardından, bugün bazı internet sitelerinden 'kim bu şalvarlı? haberleri yapıldı. O 'şalvarlı', Canlı Gaste'de kendini savundu: Yatıştırmaya çalıştım, davacıyım...
İstanbul Büyükşehir Belediye ile Diyarbakırspor arasındaki maç, Belediye'nin attığı gol sonrası sahaya giren taraftarlar nedeniyle 87 dakika oynanabildi.
Hakem maçı tatil ederken, bir hafta önce sahasındaki Bursaspor maçındaki olaylar da gözönüne alındığında, Diyarbakırspor ligden düşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
"KİM BU ŞALVARLI SORUSU"
Bu olayın futbol yönüydü. Bir de, Olimpiyat Stadı'ndaki olayların neden çıktığı sorusuna yanıt aranıyordu. Bugün bazı in
Silis kumu ternet sitelerinde, 'kim bu şalvarlı adam?' başlığı altında verilen haberlerin kahramanının, açık açık olmasa da sorumlu kişiler arasında olabileceği ima edildi.
İşte o 'şalvarlı', dün gece Canlı Gaste'ye konuk oldu. Adı Hacı Ordu ve yapılan haberlere tepki gösterdi. Ordu, iddia ve ima edildiği gibi olaylarla ilgisi bulunmadığını ve amacının 'gençleri' yatıştırmak olduğunu söyledi.
10 yıldır İstanbul'da yaşayan, Diyarbakır'ı ve memleketini çok sevdiğini belirten, 'hepimiz kardeşiz' diyen Hacı Ordu, o günle ilgili şunları söyledi:
"Doğma büyüme Diyarbakırlıyım ve 10 senedir İstanbul'da yaşıyorum. 3 yıldır da ilk kez bir maça gittim. Memleketimi de Diyarbakır'ı da çok seviyorum.
"SAKİNLEŞTİRMEYE ÇALIŞTIM"
Ben İstanbul Belediye'nin golünü görmedim. Baktım ki sahanın içine gencecik çocuklar giriyor... Ben maça çocuklarımla gittim. Girenleri görünce fırladım; onları alayım diye. Provoke etmeyi bırak insanları sakinleştirmeye çalıştım. Sahaya atlayanları da tanımıyorum, gencecik çocuklar...
Bugün internet sitelerinde yer alan haberlere baktım, kendimi tanımaz oldum. Gördüğüm zaman tiksindim. 'Bu adam kim, şalvarlı adam, kim provoke etti...' Ben neden provoke edeyim. Sahaya atladılar, bir kısmını engelledik ama hepsine yetişemedim.
"BAŞKAN'DAN ÖZÜR DİLEYECEKTİM"
Maç bittikten sonra saha komiserinden rica ettim. 'Mümkünse başkandan özür dilemek istiyorum' dedim. Yetişmek için koştum. Kendisinin peşine televizyoncular da düşmüştü ve konuşmak kısmet olmadı. Konuşsaydım özür dileyecektim. 'Neden böyle şeyler oluyor, neden Diyarbakır üzerinde oyunlar oynanıyor' diye soracaktım.
Diyarbakırlı dediğin zaman efendi olacak, biz öyle yetiştirildik. Diyarbakırlı insan bunları yapmaz.
"POLİS NE YAPSIN"
Güvenlik önlemi vardı ama özel güvenlikçilerdi. Polis sonradan geldi. Gençler fırladı ve kimse engel olamadı; biz de olamadık. 'Yapmayın, durun, günahtır' dedik ama... Ayrıca bir şeyi de söylemek gerekiyor. 'Biz bir yere gidiyoruz polis de bizim peşimizde' algısı da var. Polis de iki arada bir derede kalıyor. Müdahale etsin mi etmesin mi? Müdahale etti ama 10 kişi terbiyesizlik yaptı, sahaya girdi.
Biz maç başladığında Belediye'yi alkışladık, tribünlere çağırdık... Gol olana kadar her şey iyiydi. Biri gol atacak elbette. Biz demekki yenilgiyi hazmedemedik. Ayrıca, en azından benim için Diyarbakırspor üzerine oyunlar oynandığı gerçeği de var...
"YENMEK DE VAR YENİLMEK DE"
Bütün Diyarbakırlılara ve Türkiye'deki herkese sesleniyorum: Spor kardeşliktir. Yenmek de yenilmek de var. Biz bu kadar oynadık ve beceriksizdik. Zorumuza gidiyorsa, daha güçlü olmak için tüm Diyarbakırlılar olarak takıma sahip çıkmalıyız. İşin bir de esprisi yapılır; İstanbul'daki futbolcular balık yiyor, bizimkiler ciğer. İkisi bir olur mu?
Bana imkan verdiğniz için teşekkür ediyorum. Hakkımda yayın yapanlara dava açacağım. Hepimiz kardeşiz ve bu tür şeyler bize yakışmıyor."
Kategori : GÜNCEL