Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği (MSBK) Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Kasapoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kamu kurumu yapılarında, dışarıdan ithal edilen granit yerine yerli doğal taş kullanımına özen gösterilmesi yönünde talimat verdiğini öğrendiklerini, bunun sektör adına sevindirici bir gelişme olduğunu söyledi.
Kasapoğlu, TBMM Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonuna yaptığı sunumda, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği'nin iptalinin ardından, sektörde kaos yaşandığını ifade etti. Madencilik Kanunu'nda değişiklik tasarısı taslağı hazırlandığını, taslağın Başbakanlıkta bulunduğunu, kendilerinin de gelişmeleri yakından takip ettiğini belirten Kasapoğlu, sektörün sorunlarını çözecek bir tasarının ortaya çıkmasını umduklarını dile getirdi.
İsmet Kasapoğlu, Madencilik Kanunu'nda yapılacak bir değişiklikle, ruhsat sahibi tarafından yatırılan devlet hakkının yüzde 30'unun, ruhsatın sağlık seo bulunduğu ilin özel idaresine, yüzde 10'un Hazine hesabına, yüzde 60'ının da ruhsatın bulunduğu ilçenin Köylere Hizmet Götürme Birlikleri hesabına kaydedilebileceğini ifade etti. İsmet Kasapoğlu, böylece halkın madencilik faaliyetlerine de daha sıcak bakacağını söyledi.
Yapılaşmada yerli doğal taş kullanımını yaygınlaştırmak isterken, kamu kurumlarının bile Çin graniti kullandığına dikkati çeken Kasapoğlu, bu durumun bir çelişki oluşturduğunu anlattı. Kasapoğlu, konunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a anlatıldığını, Erdoğan'ın da 3 gün önce, kamu kurumu yapılarında yerli doğal taş kullanımına özel gösterilmesi yönünde talimat verdiğini öğrendiklerini belirterek, bunun sektörü olumlu etkileyeceğini kaydetti.
Madencilik sektöründe alınmış olan izinlerin iptali yönünde sayısız dava açıldığını dile getiren Kasapoğlu, bu durumun yatırım güvencesini sürekli tehdit altında tuttuğunu savundu. Kasapoğlu, doğrudan zarar ziyan bulunmayan davalarda, dava açabilmenin yatırımla orantılı bir teminata bağlı olması gerektiğini vurguladı.
MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ YERİ
MSBK'nın komisyona sunduğu raporda, çok çeşitli maden potansiyelini barındıran Türkiye'de, bu potansiyelin henüz kullanılamadığı belirtildi. 2008 yılında madencilik sektörü sabit sermaye yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payının yüzde 1,75 olduğu, bu oranın, katma değeri yüksek ürünlere geçiş sağlayabilecek sermaye birikiminin sağlanamadığının göstergesi olduğu ifade edildi. 2003-2008 yılları arasında sektöre giren yabancı sermayenin, toplam yabancı sermaye girişi içindeki payının yüzde 1 dolayında bulunduğu kaydedildi.
Sektördeki teşvik uygulamalarına da değinilen raporda, madencilik sektörünün toplam teşvik tutarı içindeki payının yüzde 2,6 oranında olduğu belirtildi. Madencilik sektörünün teşvik uygulamalarında, tarım sektörü hariç diğer sektörlerin gerisinde kaldığı ifade edildi.
Maden ihracatının 2004 yılında itibaren her yıl yüzde 31,5 oranında büyüyerek 2008 yılında 3,1 milyar dolara ulaştığı kaydedildi. 2009 yılında maden ihracatının toplam ihracat içindeki payının yüzde 2,27 olarak gerçekleştiği, bu ihracatın yüzde 52,5'inin doğaltaş-mermer, yüzde 29'unun metalik cevher, yüzde 18,5'inin endüstriyel minerallerden oluştuğu bildirildi. Raporda, 2008 yılı rakamlarına göre maden ithalatının yaklaşık 4,5 milyar dolar olduğu belirtildi.
Sektörün sorunları ile ilgili çözüm önerilerinin de yer aldığı raporda, sektörde yerli ve yabancı sermaye girişi için yeterli güven şartlarının oluşturulması, sürdürülebilir gelişmeyi engellemeyen, çevre korumaya yönelik mevzuat hükümlerinin uygulanması, madencilik faaliyetleri konusunda toplumda bilinç yaratılması, insan kaynakları eğitimine destek verilmesi gerektiği anlatıldı.
“ÖRGÜTLENME KONUSUNDA ÖNÜMÜZÜ AÇIN”
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsmail Aslan da komisyona yaptığı sunumda, sendikalarının örgütlenmesinin, sektördeki iş güvenliği ve işçi sağlığını da yakından ilgilendirdiğini, bu nedenle örgütlenmeleri konusunda önlerinin açılmasını istediklerini söyledi.
Aslan, örgütlendikleri bölgelerde iş yeri temsilcilerinin bulunduğunu, çalışma koşullarını ve risklerini daha yakından takip ettiklerini belirtti.
Bursa ve Balıkesir'de maden ocaklarındaki kazaları anımsatan Aslan, her iki bölgede de örgütlü olmadıklarını, örgütlü olmaları halinde bu iki kazanın da yaşanmayacağını iddia etti.
Kategori : GÜNCEL